27 Eylül 2011 Salı

jeremy

Bu kadını ahım şahım sevmesem bile şu covera hayran kaldım diyebilirim, pek tatlı geldi bana, bilemiyorum.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Amesoeurs

Google'a ve sözlüklere ilk arattığınızda herhalde "Fransız black metal grubu" ifadesi ile karşılaşacaksınız ki bu tanımlama grup için yapacağım en son şeylerden biri olacaktır. Fransız oldukları gerçeği tabii sabittir ama birçok etiket altında yer edilebilecek olduklarından dolayı bu etiketlerin hiçbiri onları tam ifade edemeyecektir, her neyse, dinlemek lazım. Ekstra bilgilere gelirsek grubun kelime anlamı "ruh arkadaşları"dır, grubun sadece kendi adlarını taşıyan tek bir albümü ve bu albümden önce de bir epleri bulunmaktadır. İlk albümün hemen ardından dağıldıklarını açıklamışlardır.

Aslında bir proje diyebiliriz "Amesoeurs" için. Fransız ve metal dendiğinde ilk akla gelen isimlerden olan karizmatik müzisyen kişilik Neige, les discrets grubu kurucusu Fursy Teyssier ve yine Neige'in Alcest'inden bildiğimiz (bkz: Souvenirs d'un autre monde) Audrey Sylvain'den oluşmaktaydılar. Aynı zamanda Audrey Sylvain'in de ilk projesi olarak kayda geçmiştir bu, souvenirs d'un autre monde(yani başka dünyalardan hatıralar) tarih olarak amesoeurs'dan daha sonra gerçekleşmiş olduğundan dolayı.

Üşenmedim ve amesoeurs'un kendi adını taşıyan albümünü upload ettim, bu aralar pek iyi bir insanım. Albümde benim için en dikkat çeken şarkı, bir Charles Baudelaire şiiri olan Recueillement coverıdır. Bunu da şarkının sözlerini googleda arattığım sırada sonuçların yönlendirmesi sayesinde öğrendim, daha bir etkileyici oldu benim için. Heurt ve video girl de ilk dikkat çeken parçalar arasında. Neyse, dinleyin görün efenim.

Amesoeurs - Amesoeurs























Yazının sonunda grubun, myspace adreslerinde kendileri hakkında yazdıkları birkaç satırı eklemek istiyorum. Üşenmezsem belki ilerde çevirisini yapıp ekleyebilirim de :

"Swallowed by the hive...

We, amesoeurs, are the children of this sad and metallic century; receptors capturing the aggressive and unhealthy waves of the industrial era. We have always been equally disgusted and fascinated by everything relating to cities and urban lifestyle, that is to say the endless rows of grey and threatening buildings, the throng of souls that they accomodate, the perpetual motion, the danger, the winding alleyways, the smoky and dubious bars, old graffitis, train stations, casinos and other hostile gaming rooms, the freezing neon lights, nightlife, technology, futuristic buildings, sex, depravation, poverty, anxiety, filth, the suffocating smells of pollution combined with sweat, shit and piss.

Human beings have been perverted, swallowed up by urban lifestyle, they have sold their souls cheap. We live in a hell made of metal and concrete where frightened men get lost and merge into one another like the insects of a gigantic hive. Shadows amongst shadows, they more or less carry out their shitty jobs and then drown their issues and sorrow in intoxication. Television, booze, cigs, and constrained laughs are the ways to forget...

The number of degenerates and depressives is increasing each day, narcotics are the latest fashion candies, streets are swarming with junkies and repulsive hobos, AIDS has infiltrated syringes left on public benches. It flows along with drugs, sperm and tears into the veins of the Metropolis.

We are neither intellectuals nor politicians and don't have any message to pass on. We just want to FEEL, contemplate and ECHO the sound that the modern world and its absurdities have inspired us with.

Amesoeurs is a spit, the only way we have to spew out the anxiety and frustration tied to the difficulties of existence and the pursuit of happiness in our modern society."

11 Eylül 2011 Pazar

Tearwave - Tearwave

Aslında uzun süredir dinlediğim bir albüm bu. Aynı isimli Amerikalı bir darkwave-shoegaze( ve yine de ikisinin de tam tanımlayamadığı) grubunun ilk albümü. Şu an için ölü bir proje olmalarına rağmen eldekiler yeterli güzelliğe sahip. Özellikle bu albüm gecelere anlam katan cinsten, evet hani o karanlıkta sizi alıp götürenlerden.

Albüm linki aşağıda,  fikir vermesi açısından da albümde en beğendiğim parçayı  paylaşıyorum.






9 Eylül 2011 Cuma

comus - drip drip

Bu şarkı ve grupla daha bugün tanıştım. Aslında albümü paylaşma düşüncesi vardı kafamda ama hem bu şarkıya çok fazla takıldığımdan hem de albümü tam sindiremediğimden dolayı üşenip sadece drip drip'i  upload ettim. Şarkı ileri derecede deneysel, progresif ve folk öğelere sahip. Oldukça da etkileyici.

Bir de dipnot: Mikael Akerfeldt "My arms, your hearse" albüm adını bu şarkıdan alıntılamıştır, sert gençlerin dikkatine.

http://www.megaupload.com/?d=I1JARAWU

8 Eylül 2011 Perşembe

Son ki üç!

Evet insanlar, yaklaşık 5 dakikalık yoğun can sıkıntısı sonucunda blog açmaya karar verdim. Daha doğrusu bu blogu açmak için "açarız bi ara yea" yerine efor sarfetmeye kendimi ikna ettim. Sonuç olarak o kadar sıkıcı bir iş değilmiş, meşgul olduğum sanrısını yaratmakta oldukça başarılı oldu son 1 saattir falan.

Ne yazıp çizeceğim konusuna gelirsek, öncelikle belirteyim konsept falan yok, konsept benim! Müzik içeriğinin yoğun olacağını düşünmekle beraber konseptsiz yazılarım, film değerlendirmeleri, gezip gördüğüm, yediğim içtiğim herhangi bir şey de pekala blogumun konusu olabilir. Bakalım, beraber göreceğiz.

Neyse şimdilik bu kadar, son zamanlarda winamp'ımı ve aklımı oldukça meşgul etmiş bir grup olan estradasphere'den gelsin o zaman :








<a href="http://www.bloglovin.com/blog/7729221/?claim=vupwebv8jcp">Follow my blog with Bloglovin</a>