25 Aralık 2012 Salı

Annihilator için "maço adamın gizli duygusal yanı", benim için geçmiş, fakat her daim çok tatlı





13 Aralık 2012 Perşembe

Ian Anderson strikes again! Gözlerden yaş getirecek mükemmellikte bir bir kompozisyon, miksajını da steven wilson yapmış. Neresinden baksan mükemmellik akıyor, dinlerken dizlerim titriyor.


14 Kasım 2012 Çarşamba

Kasımda hüzün başkadır.


Grup ismine ithafen bir kasım gecesi açıldığında pek de kapatası gelmiyor insanın. Melankoliye duyulan açlığı doyurmaktan ziyade uyarıyor.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Nauticus

Bir tanrının haykırışı, mutlak yalnızlığın manifestosu :

I feel every mountain
I hear every tree
I know every ocean
I taste every sea (...)

I see every spring arrive
I see every summer thrive
I see every autumn keep
I see every winter sleep (...)

For I am every forest
I am every tree
I am everything
I am you and me
I am every ocean
I am every sea
I am all the breathing "BE"




9 Ağustos 2012 Perşembe

Otostop ve tren karışımlı 1 aylık bir Türkiye turu ardından İzmir'e döndüğümde, ki bu olay bugüne tekabül etmekte, Scorpions'un İzmir'e geleceğini, üstelik de eski şarkılarından bazıları ve cover çalışmalarından oluşan "Comeblack" adlı albümü çıkardıklarını öğrendim. Bu parça da coverların arasında yer almakta, orjinalini oldukça beğendim, paylaşayım dedim.

Bu arada yaptığım geziyi anlatacağım bir blog da açmayı düşünüyorum, bir süre dinlendikten sonra tabii ki.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Workin' Man!

Sanırım şu sıralar hissettiklerime daha iyi tercüman olacak başka bir şarkı daha yoktur.

27 Haziran 2012 Çarşamba

Amadeus


Uzun süredir bilgisayarımda bulunmasına karşın izleme fırsatını henüz bulduğum "Amadeus" filminden bahsedeceğim. Mozart ve Salieri'nin ilişkisini anlatan 1984 yapımı, oldukça başarılı bir film.Tarihsel gerçeklikten ziyade habil ve kabil kurgusuyla işlenmiş. Fakat bu filmi güzel yapan asıl nokta ise o ünlü bestelerin ortaya çıkış sürecini tasvir eden kurgusudur. Masalsı bir anlatım, büyüleyici müzikler... İzlenmeli diyorum.
Aşağıda ise, filmdeki en beğendiğim sahnelerden Don Giovanni ve Requiem bulunmaktadır, filmi izlemeyi yakın zaman içerisinde tercih etmeyecekler için.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Theme one

Herşey Beatles'ın da prodüktörü olan George Martin'in BBC radyo 1 için bestelediği jenerik müziğiyle başladı. Aşağıda da orjinalini dinleyebileceğiniz jeneriği dinlediğinde tüyleri ürperen sadece ben değilmişim ki zaman içinde birçok farklı yorumu ortaya atılmış.
Benim şarkıyla tanışmamı sağlayan yorum, ki progresif rock severlerin çoğunun da buradan hatırlayacağını tahmin ediyorum, van der graaf generator'ın single olarak yaptığı yorum, daha sonra pawn hearts albümüne de bonus track olarak eklendi ufak değişikliklerle. Özellikle bu yorumun uzun süre müptezeli olduğumu söyleyebilirim. Gerçekten muhteşem bir yorum, üst üste giren piyanolarıyla, saksafonlarıyla beyni olmasa bile duysal algıyı uçuran bir enstrümental yorum. Sokakta telefonu bu melodiyle çalan biri görürseniz eğer, muhtemelen o benimdir =)
Aşağıda albüm kaydı ve bir canlı performansı sırasıyla yer almakta.


Bir de sonraları Cozy Powell'ın disko tarzı bir yorumu var ki, ben yeni keşfettim ve beğendim. Farklı olmuş.
Aşağıda da 79 yılında yapılan bir plak kaydı var bu şarkının.


31 Mart 2012 Cumartesi

Garip bir zamanda tanıştım bu şarkıyla. Yorgun geçen bir günün sonunda uzanıp gerçeklikle hayal arasında yitmek üzereyken radyoda çalan şarkı bir anda ilgi odağıma yakalandı. Benzer şeyleri sorguluyor gibiydik, ki muhtemelen öyle değildir ama en azından o an öyle algılamak tüylerimi diken diken etmeye yetti. Yükseliş bölümü de algımı destekler yönde bir etki bıraktı üzerimde. Sebepsiz mutlu oldum, defalarca dinledim. Rastlantıydı, hoştu.



23 Ocak 2012 Pazartesi

Bilmeyenler için, No-man, Steven Wilson'un Porcupine Tree ile aynı dönemde kurduğu, fakat ondan oldukça farklı bir proje. Her ne kadar Porcupine Tree kadar ön planda olmasa da ( en azından benim gözlemlediğim kadarıyla) oldukça başarılı.

Paylaştığım şarkı ise "Together We're Stranger" albümünden. Sözler ve özellikle orta kısımlardaki üflemelilerin o hüzünlü hakimiyeti halet-i ruhiyenizi gecenin derinliğine gömebilecek yetiye sahip.


22 Ocak 2012 Pazar

Bugün radyo 3'te eskici pazarı yayınını (ağırlıklı progressive-psychedelic rock içerikli bir program, ilgilenen herkese tavsiye ederim) dinlerken kulağıma çalındı bu şarkı. Bayadır neo-prog dinlemediğimden olsa gerek, özlemişim demek ki, cayır cayır klavyeleler, tadında sololar, düzgün bir vokal (nedendir bilmem bana gentle giant'ı andırdı hep dinlerken). Her neyse işte, iyi oldu, hoş oldu.

Norveçliymiş bu amcalar bu arada, belirtmekte fayda var.


13 Ocak 2012 Cuma

Blue

Nev'i şahsına münhasır bir parça. Sözleri için yaratılmış gibi... Acıları kusasın geliyor, ama nafile. Atacağın binlerce çığlığın, kendini paralamanın, duvarları parçalamanın, intihar etmenin bile bu enerjiyi soğurması imkansız. Elin kolun bağlı, acizsin, çaresizsin, susuyorsun, tepkisizleşiyorsun, umursamıyorsun.




ceaselessly 
star-crossed you and me 
save our souls 
we'll be forever blue


9 Ocak 2012 Pazartesi

Howe & Hackett

Süpergrup muhabbetinden pek hoşlanmasam da yadırganamayacak güzellikte bir parça. Zaten Gtr'ın da en kayda değer parçası olsa gerek. Basit olmasına rağmen başarılı sözler, gönül işleri söz konusu olunca, kendisi zaten başlı başına bir klişe olmasından ötürü, klişeden kaçamıyorsunuz, malum.

Fakat sonuç belli, kaçınılmaz. Öyleyse:

seasons will change
you must move on
follow your dream

8 Ocak 2012 Pazar

Getting high!



Feeling numb.

Sniffing glue.

In my room!
In my room!
In my room!
In my room!

Ooowwww!