20 Kasım 2013 Çarşamba

"Yeryüzünde canlı kalmanın bir bakıma suç işlemeden olamayacağını bilmeyen, kendilerini suçsuz sanan insanlardan çekiniyor, utanıyordu."

Anayurt Oteli, Sf.123

"Ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı; bir boşluğa düşerken durdu. Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek, çırpınarak  sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı. Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şey mi anımsadı birden? Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?"

Anayurt Oteli, Sf. 140

Cehenneme Övgü'den Alıntılar

"Sessizlik, duyularla algılananların tümünün doruk noktasıdır. Söylenen sözcük, sessizliğe yapılmış bir müdahale, bütünlüğe yapılmış bir tecavüzdür.
 Sözcükler toplam deneyimimizin küçücük bir bölümünü bulandırır, farklılaştırır, sınıflandırır ve en sonunda onu yeni baştan düzenler. Bu, durgun suya bir taş atıp oluşan halkalar yüzünden suyu eskisi kadar açık seçik görememeye benzer. Bu bağlamda sözcük, taşın kendisidir"

Cehenneme Övgü, Sf. 39

"Yazmak, kaydetmek ve yazdıklarımız üzerine düşünmek önemli. Bilgi ve haber selinin tutsaklığından ancak kendi haber ve düşüncelerimizi yazmakla, paylaşmakla kurtulabiliriz."

Cehenneme Övgü, Sf. 95

"Evlenmek üzere anlaşan gençler birbirlerine öyle şeyler vaat ederler ki, bunlar bağlanma ruhunu olumsuzlar, inkar eder. Evlilik yemini, sevginin doğrulanmasından çok, özgürlükten feragat edilmesi anlamına gelir. Karşılıklı ödevler konusunda bir anlaşmadır bu ve aşka eşlik eden özveriye hepten ters düşer.
İnsan, arkadaş ya da sevgili olma konusunda nasıl anlaşmaya varabilir? Bu gibi şeyler kendiliğinden olur. Arkadaş ya da sevgili oluruz. Ama bir kez olduk mu da, aramızda bir bağ kurmuş, yazılı olmayan iki kopyalı bir sözleşme yapmışız demektir. Ne var ki iki kopya da , çekici bir dille de olsa farklı dillerde farklı şeyler söyler."

Cehenneme Övgü, Sf. 179

"Çocuklar hayata ana babalarını severek başlar, zamanla onları eleştirir ve nadiren affederler."

Oscar Wilde

"Çocukla aramızda totaliter bir bağ oluşur. Çünkü çocuktan da bizi sevmesini bekleri, ona bizi sevmesi gerektiğini öğretiriz. Çocuk, bizim YALAN'ımızı bilmemenin masumiyeti içinde, gerçekten de bizi sever tabii. Ama çocuğun gerçeği ilk keşfedişi belki de sevgi yalanını keşfedişidir. Aynı zamanda masumiyetin sonudur bu."

Cehenneme Övgü, Sf. 245
"Ayrılmadan kısa bir süre önce ona sordum, "Hiç rüyanda uçuyor musun?"
Bir avuakt edasıyla, cevabını geç verdi. Bakışlarını çevirdi, pencereden dışarı baktı. "Rüyasında uçmayan var mı?" dedi"

Uçuştan Uçuşa, Sf. 177
"Bir kişiliğe sahip olabilmek için kişinin aynı zamanda bir hiç olması gerekir. Kişinin kendini bilmesi için, hiçbir şey bilmemesi gerekir. Uykusuzlar dünyayı sürekli ve hemen bilirler, hiç boş vakitleri, kişilik için hiç boş alanları yoktur. Hiç rüyaları olmadığı için hiç hikaye anlatmazlar ve lisanı kullanmazlar. Lisanları olmadığından yalanları da yoktur. Böylece gelecekleri de bulunmaz. Burada, şimdi ve son derece bağlantılı yaşarlar. Saf bir gerçeklik içinde yaşarlar. Ama hakikati yaşayamazlar çünkü hakikate olan yol yalanlardan ve rüyalardan geçer."


Uçuştan Uçuşa, Sf.138